Bugün çocukluğuma gittim. Küçük bir anı benim geçmişime götürdü ve sizlerle paylaşmak istedim. Fırlamalıklarımı. Kız çocuğu olduğum halde, ele avuca sığmayışımı, yaramazlıklarımı, kardeşlerimle yaptığımız çılgınları. Hoş küçük kardeşimle değil de; daha çok ortanca ile yapmıştık her şeyi. Soba da yandık, yağmurda sırılsıklam olduk, parasız kaldık, sokak ortasında anıra anıra ağladık. Dilencilerden kaçtık, babamın adına veresiye alışveriş yaptık. İtiraf ediyorum, baş suçlu benim. Kardeşim masumdur, çünkü o uslu bir erkekti :)
Okul zamanı, kantinden gelen patatesli ve hamburger kokularına yenik düştüğümüz zamanlar. Cebimizde paramız yoksa, sadece kokusunu içimize çekerek karnımızı doyurmuşuzdur. Mahalle arkadaşlarımızla yaptığımız fırlamalıklar. Topum yan taraftaki bahçeye düştüğünde, ev sahibi çıkar ve çimenleri ezdiği için topumu keserdi ve bende bahçesine çöp atardım. Malta eriğinin dalları bahçemize sarkardı, boyum yetişmezdi ve elime sopa alarak o erikleri yere düşürür afiyetle yerdim. Kimse görmesin diye, çekirdekleri de toprağa gömerdim.
Annem kumbara niyetine, babamdan aldığı paraları kavanozda biriktirirdi yıllardır. O paralarla eve neler alınmadı ki! Çünkü o zaman bendeniz paranın ''p'' sini bilmezdim. Ne zaman paradan anladım, o zaman kumbarayı patlattım. Gittim bakkal Ahmet amcaya, ne var ne yok aldım. Kendime alsam yine iyi, mahalledeki arkadaşlarıma da ısmarladım. Bir gün yan komşunun kızı- kendisi benimle yaşıttı- babasının aldığı bebeği getirdi. Onu kıskanmıştım ve bebeğini ondan istedim, ağlayarak eve kaçtı. Bende bebeğim olmadığı için ağlamıştım. Babası olanları duyunca, akşam bana da aynı bebekten almıştı. Annemin ise; olanlardan haberi yok, kadıncağız da şaşırdı. Tabi o zaman 5-6 yaşlarındayım.
Erkek kardeşimle aramızda 4 yaş vardı. Bir gün paramız yok ama canımız bir şeyler istiyor. Annem de evde uyuyor, malum evde bir de bebek (elif) var. Bende 8-9 yaşlarındayım. İki kardeş evdeki fişleri topladık. Çünkü biliyoruz ki; babam fişleri her ay zarfa yazıyor ve bankaya verip para alıyor. Bayağı fiş topladık, hesap makinası ild bir güzel topladım ve zarfa koyup üzerine tutarını yazdım. İkimiz beraber köşe deki bankaya, (o zamanlar Türk Ticaret Bankası vardı) gittik. Güvenlik bizi durdurdu. Ben ablayım ya, hemen konuyu anlattım. Güvenlik bir kahkaha attı ki; sormayın. Siz gidin, babanız gelsin diyerek bizi nazikçe kovdu. Sonra gittik Halk Bankası' na orada da aynı şeyi yaşadık ve tıpış tıpış evin yolun tuttuk. Bahçe kapısında oturduk. Düşünüyoruz, ne yapabiliriz? Neyse Ercan arabalarını ben de bebeklerimi satmaya karar verdim. Hepsini bir bez üzerine serdik ve herkese satmaya çalışıyoruz. (o zamandan belliymiş iyi satıcı olacağım :) ) Mahalledeki bir abla geldi. Hayırdır çocuklar, neden satıyorsunuz bunları? diye sorduğunda cips, çikolata almak için dedik. Ve kadın gülerek gitti. 5 dakika sonra geri geldi ve elinde kocaman bir poşeti bize verdi. Oyuncaklarınızı satmayın, saklayın diyerek bizi öptü gitti. Ercan ile sarıldık birbirimize, ve sofra bezini çimenlerin üzerine serdik ve bir güzel piknik yaptık. Annem ise çöpleri gördüğü zaman, anlattık ve bir güzel azar işittik.
Komşu teyzeler ekmek almamızı isterdi, Bu bizim için önemli bir görevdi, çünkü ekmeğin üstünden kalan para bize verilirdi. Bu görevi ben seve seve yapardım. Çikolatalar, kekler ve paralar ise bana kalırdı. Paylaşırdım bazen ama çoğu zaman tek başıma yerdim. O zaman tek çocuk sayılırdım Ercan daha minnaktı, anlamazdı. Sonra o da büyüyünce, harçlıklar ikiye bölündü.. Neyse işte kardeştik paylaştık.
Bahçe sulamak bizim için zevkti. Önce çicekleri ve bahçeyi, sonra ise kendimizi sulardık. Üzerine yediğimiz dayakta cabasıydı. Çünkü toprak aşırı ıslanmaktan çamura dönüşmüş ve bizim üzerimize sıçramıştı. O ay hiç unutmuyorum çok yüklü su faturası ödeyen babam, bahcedeki musluğu bağlamıştı.
Çocukluğuma dair ne kadar anım var. Yazmakla bitirmeye çalışsam, sayfalar süreceğine eminim. Çocukluk aşkımı, mahallenin köpeğini, kaptan amcayı ve daha nicesini. İyiki güzel anılar biriktirmişim.. İyiki çocuk olmuşum. Birde Gözde var tabiki hayatımda. Kan bağımız olmasa da, oda benim kardeşim ve yaptığımız yaramazlıkların haddi hesabı yok.
Şimdi ki çocuklara üzülüyorum, çünkü onlar benim zamanımdaki gibi çocuk olamadılar. Ben çocuk oldum, çocukluğumu yaşadım ve şimdi mutluyum.
Keyifle okuyun & sevgiyle kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder