'' Birbirinden koşar ayak..
Yola atar şaplak..
Hepsi baldırı çıplak..
Geliyor açık türbe''
Açık türbe tulumbacıları maniler eşliğinde yangın söndürmeye gidiyorlar.
Yıl 1856. Osmanlı Kırım Harbi' nden yeni çıkmış. Kırım gazisi olarak gelen Beyoğlu, köşkte yanarak ölen ailenin geriye kalan tek ferdidir. Abisi savaşta şehit düşmüştür. Babasından yadigar Açık Türbe' nin tekrar açılması için, dostlarıyla el ele verir. Tulumbacı başı olarak, o yangından bu yangına koştururlar.
Sarayda olan entrikalar, ülkeyi baştan başa tehdit altına almıştır. Sarayın gereksiz harcamaları yüzünden borç batağında olmaları da; saraydakiler tarafından değişik yöntemlerle kurtulma çabalarına girişimleridir.
Kundaklamalar yaparak; evleri yakan tulumbacılar, evdeki eşyaları yağmalayarak, bir düzen oturtmuşlardır. Beyoğlu geldiğinde ise; beklenmedik gelen misafir başlarına bela olmuştur ve ondan kurtulmaları gerekmektedir. Bu sırada ise; cevaplamaları gereken zor bir soru onları beklemektedirler.
Tulumbacı ve külhanbeyleri olarak geçen dönemde yaşananları; yazarımız Yüksel Akkaya öyle sade ve akıcı bir dilde anlatmıştır ki; okurken o sahneleri yaşamış gibi hissetim. Eski Üsküdar' ı, Selamsız' ı, Karacaahmet' i gözümün önünde canlandırdım. Eski İstanbul' da yaşamak hem çok güzel geldi gözüme hem de çok ürkütücü. Şuan ki zaman mı, yoksa o zaman mı deseler; o zamanı seçerdim.
Yüreğe dokunan gerçek sevgiler, kendilerinden emin ve ne istedikleri bilen, Avrupai Osmanlı kadınları. Kadınlarına değer veren erkekler, aileye önem veren ve ülkesi için canını tehlikeye atanlar.
İlk defa bir tarih kitabı beni inanılmaz etkiledi. Sizinde okumanızı ve eski İstanbul' u gözünüzde canlandırmanızı çok isterim. Sağ omzu aşağıya düşük, bilekleri yukarı kıvrık olarak nara atan külhanbeyleri. Sevda özeldi, sevgi gizliydi, gözler konuşurdu. Ah be İstanbul neler geldi neler geçti başından. Güzel İstanbul.
KIZIL BAYRAM
YÜKSEL AKKAYA
SAYFA 6 YAYINLARI
423 SAYFA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder