22 Ocak 2014 Çarşamba

İSTANBUL

İstanbul gibiyim bu günlerde.
Tıkış tıkış kalabalıklardan oluşan, bin bir çeşit insanı bağrına basan İstanbul gibi.
Yeşili yeşil, mavisi mavi olmasa da kimine göre. İstanbul aşktır, rengin her türlüsüyle. O barışıktır kendisiyle. Taşı toprağı altın olmasa da; ruhu incedir narindir.
Aşk kokan İstanbul gibiyim. Kokmasa da güller, laleler; biliyorum, o kokuyu alıyorum, iliklerime kadar. İstanbul kokuyorum.Bunu ancak İstanbul aşığı olanlar bilir, anlar.




Boğaz gibiyim. İki yakayı bir arada tutmaya çalışan. Güçlüyüm. zorluğa göğüs gererim. Ne kadar zorluklar, badireler atlatsam da, hayat beni savursa da hala dimdik ayaktayım.

Yeditepe gibiyim. Hüznüm, heyecanım, kırgınlıklarım, mutluluklarım, endişelerim, gülümseyişlerim, gözyaşlarım. Beni ben yapan hislerimle buradayım ve bir aradayım.

Deniz gibiyim. Bazen en sığ, bazen de en derin mutluluklarındayım hayatın. Dalgalı köpüklüyüm, sakinleşmem kolay olur. Dalgalar vurdukça kayalara sakinler ya, bende onun gibiyim. Gözyaşlarıma sığınırım. Gemiyle giderken, aldığım deniz kokusundadır imkansız aşk. Martılara attığın simidin keyfidir. Onların sesleridir.

Denizde giden gemiler gibiyim. Katlanamazsam güçlü dalgalara, kaybolacak gibi olursam fırtınalarda, sığınırım limanlara. Beni koruması için zorluklardan. Güçlenirim beklerken, hayata karşı dimdik olurum, tutunurum sevdiklerime ve tekrar açılırım engin denizlere. Korkusuzca.

Kayıplarım vardır, depremler olur bedenimde. Artçı şoklar devam eder uzun bir süre. Yıkıntılarımdan doğarım tekrar. Puzzle gibi birleştiririm parçalarımı. Ve tekrar bir tablo yaparım kendimden.Fırtınalar kopar yüreğimde. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilemem. Savrulurum oradan oraya, rüzgara kapılırım ama güvenirim yaradana.
Yangınlar çıkıyor, güçsüz olan parçalar kayboluyor ateşle birlikte. Güçlü olanlar direniyor. Küle dönüşse de, bir kıvılcım yetiyor onları büyütmeye.




Gece gibiyim. Çoğu zaman görünmeyen yıldızlara aldanır, varmış gibi izlerim. Bilirim ki; onlar oradadır. Ayın parlaklığında kaybolurum. Şekilden şekile bürünmesi, tek başına bütün geceye,karanlığa hükmetmesi. Nasıl bir güzelliktir bu. Güneşden daha da asildir. 
Çoğu gece kaybolurum gökyüzünün siyahında, derinliklere gömülürüm, iç sesim konuşur, ben dinlerim. En zor zamanlardır işte o dakikalar. Yüzleşmek hiç de kolay olmayacaktır.
Meraklısı çoktur bu şehrin. Boğazı görmek isteyen, havasını solumak isteyen, güzelliklerine doymak isteyen, denizini bıkmadan izlemek isteyen. Kimine göre imkansızdır bu şehri görmek, kimine göre kavuşulamayan sevgili gibidir. Belkide bir kaç saatliğine hasretine doyamadığın yar gibi.
İstanbul da yaşayanların şanslı olduğunu düşünür. Haklıdır da. Bu şehir herkese hitap etmez, bu şehir özgür ruhludur, çılgındır. Bu şehir bir bebek kadar masumdur da. 

Haritada görünen küçük bir alana sahip İstanbul. Gelin görün yaşayın içinde, kaybolursunuz bu şehirde. Çıkmaz sokaklarda, büyük caddelerde, nerede olduğunuz fark etmez. Her yer benzer birbirine, herkes aynı gibidir. Aldanmayın sakın. Her alanın atmosferi de farklıdır, sinerjisi de.
Gökdelenlerin olduğu yerlerde, en ücradaki taştan duvarlarda.
Boğulursunuz bazen kaçıp gitmek isterseniz, bedeninizden kopmak ne kadar zorsa, bu da öyledir işte.
Sigaradan, alkolden daha tehlikelidir, bırakıp gidebilmek. Şehvet kokar, aşk kokar bu şehir. Tenine vurgun olduğun, kokusunu duymadan yaşayamadığın sevgili gibidir. Görmen lazımdır, öyle uzaktan olmaz. Hissetmelisin iliklerine kadar. Sevmelisin onu, dibine kadar. Her zorluğa rağmen, kaçmak yoktur. Savaşmalısın.


İstanbul Aşktır, tarifi yoktur.





2 yorum: