Ben bir ikizler burcuyum. Yükselenim de aslan.
Hava ile ateşin karışımını düşünebiliyor musunuz?
Yok yok kesinlikle düşünmeyin. Bir kıvılcımı, o rüzgar
nasıl körüklüyor bir bilseniz.
Ya da sakin bir hava da çıkan ateş, nasıl aklımı
karıştırmaya yetiyor.
Rüzgar, fırtına, alev, güneş, sıcak bla bla bla.
Parçalı bulutlu modum hiç ama hiç çekilmez. Sevimsiz,
suratsız, mutsuz, huysuz ve umutsuz dolaşıyorum. Sürekli bir ''ERROR'' halim.
Bir gün, iki gün, üç gün katlanırlar ama sonra başlarlar.
''Eee artık kendine gel'' demeye.
Tarkan giriyor araya; ''kendine gel kendine, dön de
bir bak haline.''
Yazık yani çevremdekilere de, bütün şımarıklıklarıma
katlanıyorlar.
Neyse..
Ben genelde, kendi dünyamda olurum o zamanlarda. Ne
etliye karışırım, ne sütlüye.
Ne olmuş ne bitmiş. Dünya yansa umrumda değil yani.
''Umrumda değil, iyiki bitti, omuzlarımdan koca
bir yük gitti.''
Battaniyem, yatağım ve uyku bana en iyi gelen şeyler.
Bir de internette izlediğim yabancı diziler. Yemek bile aklıma gelmiyor, dönüp
duruyorum, resmen yatağımı ters düz ediyorum.
Elimden düşürmediğim telefon var ya, kim bilir nerede?
Şarjı da bitmiş olabilir. Whatsappdan yazanlar, gelen mesajlar, arayanlar...
Umrumdışı modundayım şuanda. Annemi ya da kardeşimi arıyorlar, ulaşamayanlar.
Sabah kalkıp işe gitmek, nasıl bir stres hali.
Doktora gidip, rapor mu almalı? Bilemedim şimdi.
Neyse Allah' tan hafta sonu çalışmıyorum. (Haftasonuda açık öğretim sınavı var, depresyona gircem yine :( )
İşe giderken uyanmak zor, kıyafet seçmek zor, makyaj
yapmaya mecalim yok!
Ölmüşüm de ağlayanım yokmuş, gibi oldu bu.
Sonra zar zor işte gün geçiyor, akşam oluyor çok
şükür, bin şükür.
Eve geliyorum, hop pijamalarım ve yatağım.
Çok mutluyum şuanda.
Bir haftadan sonra hala bu ruh halinde olmak gerçekten
çok sıkıcı oluyor. Yatağımda diken varmış gibi oluyor, yatamıyorum. Bir şey
yapmadığımdan mıdır nedir? Baş ağrım geçmiyor. Leyla gibi etrafta
dolanıyorum. Mecnun'um nerede kaldın?
Şu alt kattaki sarışını bile henüz farketmedim?
Belkide esmeri.
Ne demişler; sarışının adı, esmerin tadı.. :)
Ya peki kumralsa o da benim gibi. Belkide hayatımın
aşkı ve bu günlerimde beni depresyondan kurtarmaya geldi. Bu çocuk beni
suratsız halimle ne yapsın?
Hep böyle oluyor zaten.
Nasıl mı? En süslü, en güzel
kıyafetlerimle kimseyle karşılaşamam; nerede en paspal halim, o zaman herkesi
görüyorum? En son asansörde, üst katta çalışan yakışıklıyla karşılaşmıştım. Ne zamandır göremiyordum zaten, görünce bakışıyorduk masum masum. Çocuk kesin tanımadı beni, o derece yani. Suratıma bile bakmadı haspam.
Gösteririm ben sana..
Tanıyı koydular, ''Sen depresyona girmişsin''
Öyle tabi, ben arada bir girer çıkarım. Severim
depresif hallerimi. Stres mi atarım, strese mi girerim belli olmaz ama
depresyona girmek en büyük hobimdir.
Bu aralar uzun kaldım sanırım, zaten ölüp gideceğiz,
nereye kadar depresyona girmek, yatıp-uyumak. Çıkart hayatın tadını, dön
dünyaya.
Kendi kendime telkin vermek de, üzerime yoktur
vallahi.
Ben depresyondan çıktım, dünyaya döndüm.
Hoşgeldin Esra :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder