Ailemizle başladığımız yuva
faktörüne, okul ve sonrasında iş hayatı ile devam ediyoruz. Okul zamanı zaten,
eğlenceden, sohbetten, arkadaşlıktan ibaret olan; bazen çekememezlikler
olsa da, çok fazla umursamadığımız, kendi grubumuzla gezip tozduğumuz, okulun
popüleri olarak devam eden hayatımız. Sorumluluklarımız sınırlıydı ama
geleceğimiz için önemliydi. Hayatımızın devamını sağlayacak olan ara yoldu. En
iyi dostlukların temeli burada atılırdı, erkekler için asker arkadaşları ne
kadar özelse, biz bayanlar içinde okul zamanında attığımız temel dostluklar çok
özel ve önemliydi.
Okul
hayatımızdan sonra zaten gerçek hayata başlamış olduk. Sorumluluklarımız arttı,
görevlerimiz yenilendi, bilinçlendik. Büyümenin evresinin en çabuk,
anlaşılmadan geçen sürece girdik. Sabah kalkıp, ekebileceğimiz bir okulumuz
varken; iş hayatında bu biraz zordu. Ödevi yapmadığımızda düşük puan alırken,
bize verilen görevi yapmadığımızda kapı önüne konulabilirdik. Süreç karışıktı
belki de basitti. Biz karışıklığı severdik, her şeyi birbirine katmayı.
Yeni bir
işe başladığımızda arkadaş edinmek isteriz. Ondan bir şeyler öğrenmek, yeni
arkadaşlıklar kurmak, onların ortamlarına dahil olmak niyetinde oluruz. Bazen
bocalarız, bazen güzel dostluklar kurabiliriz. Kişiden kişiye göre değişse de,
eğer kişiliği oturmamış bir insanla arkadaşlık yaptığımız da, hayatın tokadını
suratımızda hissederiz.
ü Koltuğunu
kaptırmaktan korktuğu için, size işi öğretmek istemeyenler.
ü Sizin
üstsünüzse, sizden hoşlanmıyorsa, sizi çıkartmak için elinden geleni yapacak
olanlar.
ü İş yerinde
hoşlandığınız çocuk ondan değil de, sizden hoşlanıyorsa; pislik atmak da sınır
tanımayanlar.
ü Etraftakileri
toplayıp, herkes hakkında konuşup, dedikodu yapmak dan zevk alanlar.
ü Kendine
rakip olarak gördüğü herkesi, kötüleyerek tekel oluşturmak isteyenler.
ü Yaş
itibariyle sizden küçük olsa da, egosuyla ortalığı birbirine katanlar.
ü Müdürün ya
da patronun sevgilisi ise, onlara zaten diyecek bir lafım yok.
ü Sizden
sorumlu olduğu halde, eksiklerinizi abartarak yöneticisine aktaranlar ve size
hala gülümseyebilenler.
ü Mevkisi
olsa da, sürekli mızmızlanan, söylenen, içinizi karartanlar, sizi işten
soğutanlar.
ü Yaptıkları
sadece çay, kahve, sigara içmekten ibaret olsa da, her şeyi ben biliyorum
edalarında dolaşanlar.
ü Torpilliyse,
ve bunu her seferinde vurguluyorsa, kendilerine yazık eden ezikler.
ü Ve son
olarak, hayatı sadece işten ibaret olan, asosyallikle de bir numara olan
acınasılar.
Yazmakla bitmez
biliyorum. Herkesin işyerinde mutlaka bu tiplemelerden vardır. Ne diyeyim Allah
yardımcımız olsun ve bizi bu muşmulalardan korusun.
İş arkadaşı, iş arkadaşı olmalı. Yahudilerin
söylediği gibi; arkadaşımla iş yapmam; iş yaptığım kişiyle de arkadaş olmam.
İşte bu kadar basit.
Her şey bir yana bu mobbing öldürüyor insanı :)
YanıtlaSilBu güne kadar ögrenci islerinde calistim hep harclik cikarmak icin. Mobbinge ugramadim cok sükür. Ama cok güzel bir yazi olmus.
YanıtlaSil