11 Kasım 2013 Pazartesi

BİR KIZ BİR ERKEK

     Sanırım başa döndük yine, yeniden. Farklı alanlarda gelişmemiz gerekirken biz insanlarla, kişilerle uğraşmaktan, ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yaşayamıyor olduk her geçen gün. Sabah kalkıyoruz konumuz kadınlar, ertesi gün kadınlar, bir sonraki gün gene kadınlar. Aaa gündem değişti, bizi unuttular derken; sağ gösterip sol vurmak en güzel meziyetleri.

     Hayat iki kişiden ibaret değil mi? Bir kadın - bir erkek.
Dünya bunun üzerine kurulu değil mi?
Adem ile Havva' dan beri bu şekilde devam etmedi mi?
Eee sorun nerede o zaman?
Bir kız bir erkek olarak yan yana durmanın ne zararı var? Sana, bana ya da bir başkasına.

    Üst kat komşumuz yabancı bir bayan, üniversite de okuyor ve tek başına yaşıyor. Ne zaman onu sokakta görsem, eşlik ederim. Ve erkeklerin ona bakışları, laf atışlarından nefret eder, tiksinir hale geldim. Kızcağız anlamıyor zaten dilimizi. Ama bizim aç kurtlar yok mu aç kurtlar?

    Bir komşumuz evlendirilmiş, 17 yaşında. Çocuğu olmayınca, doğu kültürüne göre, üzerine kuma getirilmiş 3 yıl sonra. Gelen kızcağız da 17 yaşında. Eşiyle sadece imam nikahları var. Resmi nikahlı eşini boşamıyor adam, 2 kadın 1 adam durumları. Resmen harikulade bir tablo(!)

   İmam nikahını yaptık, gönlümüzü oyaladık, zevkimiz de geçti. Ten tene bir güzel değdi. Bir süre sonra heves gitti. Hadi ''BOŞ OL, BOŞ OL, BOŞ OL''

    Namus kavramı sadece kadınlara özel oldu. Hayırdır!
Türk Dil Kurumunda değişiklik yapıldı da haberimiz mi olmadı? Erkek yaptığında elinin kiri, kadın yaptığında fahişe mi oldu?

    Yasak elma her zaman tatlıdır. İnsanları eğitmek, öğretmek, tek taraflı düşüncelerinden kurtarmak, yobazlaşmalarını engellemek en büyük erdemdir.

    Tut ki, ben kız kıza yaşıyorum. Erkek arkadaşım da, ailesiyle beraber. Ama canımız ne zaman görüşmek isterse; ya onlardayız ya da bizde. İki kahve içer, filmimizi izler, mısırımızı patlatır ve yemeğimizi yeriz. Sonunda; fan fini fin fon yapmıyoruz merak etmeyin!

    Japonya' da ki Geyşalık kültürü,vesikalı kadınlar; İstanbul' da ki Karaköy evleri, yurdun geri kalanındaki evler, oteller olmasa, cinsellikte Afrika sınırında olan ülkemizi düşünemiyorum.

    Hiç bir zaman Türk olduğumu unutmadım, unutmayacağım da. Bu topraklar da yaşasam da, örümcek beyinlilerden nefret etsem de, savaşımdan vazgeçmeyeceğim. Yobazlara inat BAYAN OLMAKLA GURUR DUYUYORUM.


                                       Kadınların gücü herkese yeter evelallah..



3 yorum:

  1. Dogu kültürüne göre demissin de canim, bende bu bir kültür degil ve doguya mal etmemek lazim. Bende doguluyum ama böyle bir seyi ne gördüm, ne duydum bizim illerde. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Zaman ayırıp, okuduğun için teşekkür ederim. Ama o olay doğu kültürüne göre gelişti ve bende onu yazmak istedim. Elbetteki doğunun her yeri bir değil.

    YanıtlaSil