4 Mart 2013 Pazartesi

Yaşamak Güzel Herşeye Rağmen

Çok fazla kaderci olmadığımı düşünürdüm hep. Kendi yaptıklarımın cezasını çekerdim ya da ödülünü alırdım. Yanlış birşey yaparsam, yaşadığım kötü bir durumda ona hatamın bedeli derdim. Yaşadığım en mutlu anlar ise, benim yaptıklarıma karşın hayatın bana sunduğu ödüldü.

Plansız yaşamayı sevmeme rağmen hep plan yapardım. Oraya gideceğim, bunu yapacağım derdim kendi kendime. Canım ne isterse onu yaşamayı seviyorum en çocuk halimle. Bu beni mutlu ediyor, keyif katıyor keyfime. Kız arkadaşlarımı aramak, onlarla sohbet etmek, yalnız kalmak istediğim zamanlar, 40 yıl hatır için içilen kahveler ve bakılan fallar. Herkesi mutlu eden bir şeyler mutlaka vardır hayatında.

İki hafta oldu bugün. Hayatımda yaşadığım en zor şeydi, başıma gelen en kötü şey. ( Allah beterinden saklasın ) Haftaya güzel bir başlangıç yapmış, haftalık planımı yaparken birden sol kasığıma giren bir ağrıyla sarsıldım. Ağrı kesici almama rağmen, geçmeyen ağrım daha da artmaya başlayınca, annemin ısrarı üzerine hastanenin acil bölümünde aldık soluğu. Tahliller yapıldı, en yüksek dozajda ağrı kesici iğne yapıldı. O da yetmedi serum takıldı derken, tahlil sonuçları için Kadın Hastalıkları bölümüne yönlendirildik. Güzel 3 doktorun yaptığı muayene sonucu Over Kist dedikleri yumurtalık kistimin olduğunu ve acil ameliyat olmam gerektiğini söylediler. Beş dakika öncesine kadar babamın kollarını, ağrı geçmiyor diye sıkmaktan morartan ben, ağrımı unutmuş sedyeden inip ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Apar topar hazırladılar beni ve ameliyathaneye indirdiler. Sedyede aklımdan geçen sorular. Deli gibi atan kalbim, burdan çıkabilecek miyim acaba? sorusu. Her gelen doktorun sorularına verdiğim cevaplar, üşüyen bedenim ve başlayan operasyonum. Küçük operasyon dedikleri şey tam bir saat sürmüş, buz gibi ameliyathaneden donmuş vaziyette çıkartılmıştım. Narkozun etkisiyle tek duyduğum ailemin sesiydi. Biz burdayız!
Narkozun etkisiyle sayıkladığım insanlar ise, benim için gerçekten özeller.

Ertesi sabah kendime geldim. Lanet ağrımın yerini, sancılarım ve dikiş ağrım almıştı. İğrenç ötesi gelen yemekleri bile yiyemezken, bir de sürekli sırt üstü yatmak tam bir işkenceydi. Alışık olmayınca yatılmıyor valla :)
Annem ve kardeşim 4 gün boyunca ilgilendiler. Bana evde yemek hazırlayıp getirdiler de, bende aç kalmamış oldum. 4 kişilik hasta odamda kalan diğer hastaların da ilgi odağı olmak hoşuma gitmişti. Ben bir kist doğurmuştum :) Orada kaldığım süre boyunca dikişlerimin patlaması an meseleseydi. Sabah 6 da kalkıp, gece 12 ye kadar uyanık kalıp, vaktin nasıl geçtiğini anlamamak harikaydı. Sabah 6 da doğan güneşin muhteşem renklerini görmek harikaydı.

Dış gebelik sorunu yaşayan hastanın annesi: Ah be kızım, nasıl yaptın da dış gebe kaldın? Nasıl becerdin onu?
Hepimiz yıkılmıştık gülmekten. Düşük yapan hasta, kalan parçasından kurtulduğunda, neyse çocuğun kolu da düştüğüne göre doktor beni çıkartır artık diyerek, üzüntüsünü espriyle kapatması da harikaydı. Çömez erkek doktora sorduğum soru: '' Neden kadın doğum bölümünü seçtiniz, o kadar bölüm varken?'' Hastalar şok olurken, çömez doktorun verdiği cevap güzeldi: Para için tabiki! Doktor odadan çıkar çıkmaz kahkahayı patlattık. Elbette kadınları sevdiğini söyleyemezdi.

Hiç beklemediğim insanların çıkıp gelmesi, susmak bilmeyen telefonum. Ne kadar çok sevenim varmış demek harika bir duyguymuş. Bir taraftan da, geleceğinden o kadar emin olduğun insanların gelmemesi daha da zormuş.
İçinde bir kırgınlıkla kalmak ve o kırgınlığı atamamak. Herkesin kendi sorunu vardır elbette. Amacım bencillik yapmak değil.
Hani düşünürüz ya öldüğümüzde, kimlerin gelip, kimlerin arkamızdan konuşacağını, kimlerin timsah gözyaşları dökeceğini, kimin ağlayıp kimin güleceğini merak ederiz. Bu işte öyle bir duygu.
Değer verdiğimiz insanlar tarafından değersiz oluşunun hissine kapılmak. Hayata bakış açının değişmesi, hayatını planladığını düşünürken, hayatın sana sunduğu süprizlerin karşına çıkması. Ölümü bu kadar yakınımda hissetmişken, hayatı fazla ciddiye almamak gerektiğini bilmek.
Yaptığın planların ertelenebileceğini, kırdığın kalpleri, verip tutmadığın sözleri, sevipde söyleyemediğin insanları, birini mutlu etmenin aslında çok basit olduğunu bilmek. Önemsemediğimiz sağlığımızın değerini kaybedince anlamak belkide zor olan.
Pamuk ipliğine bağlı hayatta, zaman su gibi akıp giderken sadece nefes almanın ve sevdiklerinle olmanın mutluluğu paha biçilemez.

Rabbim hepimizi kötülüklerden korusun.
Her şerde bir değil iki hayır vardır. Her zaman buna inanırım.















3 yorum:

  1. Her zaman ki gibi mukemmel

    YanıtlaSil
  2. insanın buradan öğrenmeside nasipmiş sanaldanda olsa geçmiş olsun...
    buradan öğrenince rahatsızlığını insanın içide tuhaf oluyor ya neyse...
    tekrar geçmiş olsun bilseydim ilk yanındakilerden biri olurdum...

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim. Kim olduğunuzu paylaşsaydınız daha çok mutlu olurdum.

    YanıtlaSil