13 Mart 2013 Çarşamba

Erkeğin Sendromu

İnsanlar mutlu olmak, sevmek sevilmek, bir ömrü paylaşmak için evlenirler. Birbirlerine olan sevgilerinin yanında saygı da çok önemli bir role sahiptir. İyi günde kötü günde ...

Çift bir bütündür artık. Elmanın yarısı gibi, o da kalbin yarısıdır. Üzülürse üzülür, sevinince sevinirsiniz. Kendinden fazla düşünmektir. İlk günkü gibi aşkla bakan gözlere bir ömür boyu bakmayı bilmektir.
Aşkınızın meyvasıdır eseriniz. Eşinize yaslayabilmek sırtınızı, onun bir çınar ağacı gibi olduğunu düşünmek belki de en büyük huzurunuz.

Uzun zamandır çevremdeki insanları gözlemliyorum. Yeni ya da uzun yıllardır evli olan çiftleri. Bazılarına bakarak evliliğe imrenirken, bazıları beni soğutuyor aşktan, sevgiden.
Neden böyle oldu, zaman neyi değiştirdi diye düşünmeden edemiyorum. Yitirilen sadece sevgiler değil, saygılar da . İnceldiği yerden kopmasını engelleyen sadece bir çocuk. Konuşulmuyor, bakılmıyor yüzlere aynı ev içerisinde. Herkes kendi köşesine çekiliyor. Alıyor eline telefonunu laptopunu, bekarmış gibi bakıyor hayata.

Sadece sorulan bir hatırdan ibaret konuşmalar. Ya sonrası..
Yemek masasın da bıçağın bile açamadığı ağızlar. Herkes bezmiş hayatından.

Neden?
Neler oluyor?

Konumu, durumu, mevkisi olan birisi, alıyor içkisini her akşam, geçiyor bilgisayar karşısına, demleniyor ufaktan ufaktan. Sosyal medyadan haberleri seyrediyor. Ama ne yapıldığı sorulduğunda, başını kaşıyacak vakti yok, iş yoğunluğundan. Bir değil, bir kaç kız arkadaşı var belli ki! Bıkmadan usanmadan saatlerce konuşabiliyor onlarla, dertleşiyor. Çok meşhur oldu ya artık camdan sevdalar (!) bunlarınki de öyle aslında. O suratsız görünen adam gülüyor ekran karşısında. Bayağı bir keyiflenmiş.


Parasını saymakla bitiremeyecek kadar zengin bir adam, hemen hemen her akşam mesaiye kaldığını söylüyor evdekilere. Malum para kazanmak kolay değil. Giyilen giysiler, gidilen tatiller, alınan eşyalar neyle alınıyor, değil mi? Halbuki her akşam çıtırıyla geziyor gezmelerde. Gezsin bakalım nereye kadar?


Daha yeni evli bir çift. Çıtırlar, tazecikler. Ama ilgisiz bir adamın yaptıklarına üzülen en çok da eşi oluyor. Öylesine seviyor ki! Kendinde sürekli sorun arayarak, hastalıklara davetiye çıkartıyor.


- Aynı evin içinde arkadaş gibi yaşamak.
- Evli olduğun halde bekar hayatını sürdürmek.
- 3 kuruş yalancı mutluluklarla kendini avutmak.
- Neyinizi eksik bıraktım diyerek, tepeye çıkmak.
- Çocuğum için katlanıyorum, masalı.
- Bu saatten sonra boşansam ne değişecek ki!
- Dışarıya oynanan mutlu aile tablosu.

Neden kimse dinlemiyor birbirlerini?
Evliliğin aşkı öldürdüğü yalanına mı kanıyorsunuz?
Madem bütün duygularınız bitti karşınızda ki insana, neden hala oynuyorsunuz?
Dışarıdan bakınca söylemesi kolay değil mi?
Yazık değil mi, soyadınızı taşıyan insana yaptığınıza!


Peki söyler misiniz? Kaç kere geliyoruz bu hayata?





1 yorum: