29 Mart 2015 Pazar

HAFTANIN KİTABI ''AŞKOLSUN''

Bu kitabın önce ön kapağı cezbetti beni. ''Aşkolsun Mutluluk Devrimdir''
Gerçekten mutlu olabilmek bir devrim miydi? Mutlu olmak için bu kadar çaba sarf ederken, bir çoğumuz mutsuzlukla  cebelleşirken, biz mutlu olabilir miydik? 
Ben bunları düşünürken; arka kapak yazısı daha da dokundu kalbimde bir yerlere.

Ey AŞK!

Avaz avaz ''Sen'' diye bağırıyor ruhum, duyuyor musun?
Hisset ve inan yeter ki, başka ne isterim? Sonra sarılırız.

Acı eylemsizlikten meydana gelir, hüzün tercihtir, mutluluksa devrim!

Hiç sevgilinize icra gönderip, kalbinize haciz koymayı düşündünüz mü?
Dokunmadan, konuşmadan, görmeden, AŞK'ınızı ölümsüz kılmayı ve o bilmese bile mutlak sadakatle asla vazgeçmemeyi göze aldınız mı?
Ya sevdanızın derinliğinde boğulurken, hala nefes alır gibi yapıp, tek gerçek AŞK'ınızı yüreğinize katıp, senelerce acıdan inlemeye razı bir şekilde ortadan kayboldunuz mu?
AŞK'ın aslında sevgiliyle birlikte aynı yolda yürümek değil, onun yoluna ''yol olmak'' hatta onun yolunda ''yok olmak'' olduğu gerçeğine ulaştınız mı?
Yangınken yakmaktan, selken boğmaktan, rüzgarken üşütmekten korktunuz mu?

Hiç çığlıkken sustunuz mu?
O zaman AŞK OLSUN!!

Bu kitapta bir şey beni içten içe çekiyordu ve okumaya başladığımda ise, kendimden çok şey buldum. Çoğu zaman kendimi eleştirmeme sebep oldu?
Bazen de bildiğim doğruları mı tekrar tekrar sorguladım.
Acaba dedim, böyle miydi?

Her gün hayatımızda yenilikle yaşıyoruz. Yeni bir güne başladığımızda, bir önceki günkü gibi asla olmuyor ve olmayacakta. Her gün bir öncekinin aynısı gibi görünse de; bize çok şey katıyor yaşam.
Sıkıntı çekiyoruz, zorluklar yaşıyoruz ama bunlara rağmen mutlu oluyoruz. Olabiliyor muyuz? Olmalıyız. O zaman daha cesur, daha kuvvetli olur doğru kararlar alabiliriz hayatımızda.
Zoru başarmanın mutluluğunu başka kimseden değil, kendimizden tecrübe etmeliyiz ki; o hazzı yaşayalım.

Mutlu olmak isteriz ama bunun için bir çaba sarfetmeyiz. Aslında küçük paylaşımlarla, küçük anılarımızla büyük mutluluklar yakalayabiliriz. Biz mutsuzluğumuz da o kadar çok boğulmuşuzdur ki; sanki bir mucizeye ihtiyacımızın olduğuna inandırırız kendimizi. Çaba sarfetsek, mutlu olmak için mutlu etmeyi öğrensek belki her şey daha da kolay olacaktır.

İnsanoğlu acı çekmeyi sever, ıstırabı sever, yaşadığı kötü anları pişirir pişirir önüne koyar. Can yakmayı, hatta kendi canımızı acıtmayı ne kadar çok severmişiz. Neden yapıyoruz ki bunu!

Aşkı arar dururuz günlerce aylarca. Ama karşımıza ilk çıktığında panikleriz, elimize yüzümüze bulaştırırız her şeyi, kelimelerle boğar, hırslarımızla öldürürüz. Neden yapıyoruz ki bunu?

Benliğimizin intikam almak, hırsımıza yenik düşmek, korkularımızda kaybolmak konusunda büyük tecrübeleri vardır. Ne zaman ki bunları hayatımızda çıkartırız, o zaman kendimizi buluruz. 

Yelda Cumalıoğlu' nun denemelerinin olduğu ve kıssadan hisse yaparak yazdığı bu kitapta kendinizden, yaşantınızdan bir çok şey bulacaksınız. Bir kere değil, bir kaç kere okuyacak ve çevrenizdeki herkese tavsiye edeceksiniz. İçinde küçük hikayelerinde bulunduğu bu kitap, sizin benliğinizi bulmanıza da yardımcı olabilir ne dersiniz?

Hayatımız için, aşk için, mutluluk için, yaşam için, kısaca benim, sizin ve herkes için AŞKOLSUN diyorum..

Sevgiyle kalın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder