25 Aralık 2014 Perşembe

KARDEŞİMİN HİKAYESİ

    Zülfü Livaneli tanışmam biraz geç oldu ama sonuca bakmak lazım. Kitapları muhteşemdi ve beni benden aldı. Seranad ile başladım ve gerçekten hikayesi harikaydı. Benim gibi kitap okurken bağlanan birisi iseniz, bittiğinde bir boşluğa düşersiniz.

    Kardeşimin Hikayesi, kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplarımın arasında sıyrıldı ve elime düştü.

      Ve farketmeden 50 sayfayı geçmiştim. Gazeteci kız gibiydim, meraklı, aceleci, ''acaba şimdi ne olacak" moduna bürünmüştüm.

    Ahmet, emekli bir mühendis olarak Podima köyünde yaşamaya başlar. Kendi halindedir. Kitapları, köpeği Kerbelos, eve yardıma gelen Hatice hanım ve oglu Muharrem ile olan bir yaşam çerçevesinde geçmektedir. Komşuları Arzu hanımın cinayetiyle başlar olay. Cinayeti soruşturmak için şehirden gelen gazeteci genç kızın yolu Ahmet ile kesişir ve hikaye içinde hikaye başlamış olur.

   Ahmet takıntılı birisidir. Örneğin,  insanlara dokunmaktan ve kendisine dokunulmasından hiç hoşlanmaz. Evde yemek pişmesinden nefret eder. Diğer insanlar gibi egonun ve duyguların kendisinde olmadığını ve bu yüzden duru gözlem yapabildiğini söyler. Gazeteci kız, onun normal birisi olmadığını düşünse bile, anlattıklarının etkisinde kalarak, yine geri gelir ve Ahmet' in anlattıklarını dinlemeye başlar.

     Ahmet, Arzu' nun nasıl öldüğü hakkında yaptığı kurguları gerçekmiş gibi anlatsa da, kızı etkisi altına almayı başarır.  Ve bundan sonraki asıl büyük hikayeyi,  ikizi Mehmet' in yaşadığı aşk hikayesini anlatması olacaktır.
   Sayfaları çevirirken sizde merak içinde kalacaksınız.  Nasıl büyük bir aşk hikayesi olabilir ki! Sayfaların nasıl bittiğini ve son sayfaya nasıl geldiğinizi anlamayacaksınız.

    Gazeteci kız siz olacaksınız ve hikayeyi dinlemek için fedakarlık yapacaksınız.
Hazırsanız büyük bir aşk hikayesi okumaya, buyrun mutlaka okuyun bu kitabi.
Sonu hiç tahmin ettiğiniz gibi olmayacak, benden söylemesi.  Küçük bir şok geçirebilirsiniz.

Notlar:

** Insan soyu zayıf,  kırılgan,  ölümlü,  her türlü hastalığa,  kazaya, acıya açık ama kendini avutarak yaşıyor,  bunları unutuyor. İşte hayatın özü: Unutmak.
Eğer, unutmak diye bir şey olmasaydı,  yaşam da olmazdı. İnsan unutmadan hayatını sürdüremez.

** Siz, konuştuğunuz herkesin nereye kadar hikaye anlattığını,  nereden sonra gerçeği söylediğini biliyor musunuz? -Annenizin bile neyi nereye kadar doğru söylediğini bilemezsiniz.  Kimse kimseyi bilemez. Çünkü herkesin anlattıklarının bir kısmı kurgudur. Kiminde daha az, kiminde daha cok.

**İnsanlar delidir. Neyi niçin yaptıklarını bilmezler.

** Sarılmak bir ihtiyaçtır. Hem sizin sarılmanız hem de karşınızdakinin size sarılması, harika bir şeydir.  Sevgili sizi rahatlatır, tedavi eder, ağrılarınız varsa dindirir ve sizden bir şey talep etmez. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız o zaman gidip kucağına sığınabilirsiniz.

**Aşk, dünyadaki en tehlikeli ve öldürücü duygudur.

O kadar çok yazmak istediğim sey varki,  burada kalmak istiyorum. Kitabı okuyun ve sizde güzel yorumlarınızı paylaşın.


Sevgiyle kalın.





Kardeşimin Hikayesini
Zülfü Livaneli
Doğan Kitap
325 sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder