26 Kasım 2014 Çarşamba

BİR KAPADOKYA KAÇAMAĞI

Yazmadıkça yazılacaklar birikti haliyle. O zaman başlayalım sırayla anlatıp, yazmaya..

Kız arkadaşımla Türkiye turu yapmayı planlıyoruz. Nereden başlasak nereye gitsek diye düşünürken, ikimiz birlikte Kapadokya dedik ve turları araştırdık. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki; Kapadokya turu en güzel yapan tur şirketi ile anlaşmanın keyfi de harikaydı. Ces Travel firmasına bu konuda teşekkürlerimizi sunuyoruz.





Kapadokya, bölge 60 milyon yıl önce, Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ' ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Kapadokya adı, Pers dilinde ''Güzel Atlar Ülkesi'' anlamına gelir.

Cuma akşam başladı yolculuğumuz. Heyecanlıyız, içimiz kıpır kıpır, harika bir haftasonu bizi bekler düşünceleriyle sohbet ediyoruz. Arkamızda oturan kızlarla da tanışınca, sohbetimiz daha da koyulaştı. Gördük ki; herkes bizim gibi fazlasıyla heyecan yapmıştı. 




Cumartesi sabah saatlerinde otelimize vardık. Güzel bir kahvaltının ardından da turumuza başladık. Öncelikle Kaymaklı yer altı şehrimizi gezdik. Bir ev düşünün hatta küçük bir köy bile düşünebilirsiniz. Bu yer altı şehrinde, savaştan kaçmak için insanların yaptıkları mucizelere tanık oluyorsunuz. Kilise, ahır, morg, 3000' e yakın insanın konaklamalarını gerçekleştirdiği ve 1 ay belki de daha fazla dışarıya çıkmadıkları bir alandı. Daracık tüneller, küçücük merdivenlerle kat ettik. Eğer panik atak hastası yada astımınız varsa girmenizi tavsiye etmiyorum.  

Takı atölyesi ve Güvercinlik vadisindeki fotoğraf çekiminden sonra haydi yola devam..



Oradan volkanik dağları ve peri bacalarını görmeye gittik. O şekiller, o renk ikilemleri nasıl olur da bu kadar bütünlük sağlar, şekillerin görselleri hepimizi şaşırttı. 




Öğle yemeğinin ardından çömlek dükkanına girdik. Çömlek yapılışını, yörenin aksanı ile konuşan sahibinden dinledik. Güldük eğlendik ve hediyelik eşyalarımızı aldıktan sonraki durağımız Asmalı Konak idi. Seymen Ağa ve Bahar' ın aşk yuvasına, yıllar öncesine gittik. Dicle' yi andık ve bol bol güldük. 


Şarap imalathanesinde şaraplarımızı yudumladık. Dileyen şarap aldı, benim gibiler de üzüm suyu :)

Otelimizdeki akşam yemeğinin ardından yatağa kendimi nasıl attığımı hatırlamıyorum.

Sabah 4:30 itibariyle uyandık, hazırlandık ve balon turu için servislerimiz binerek, balonların kalkacağı alana geldik. Tabi bende el-ayak titriyor, her an yan çizebilirim. 




Rehber 950 metre dediğinde, korkudan ne hale gelmişim :)



20 kişilik balon havalanırken ben yusuf yusufum tabi. Yere bakamıyorum. Sonra o manzaraya dayanabilene aşkolsun, beni yerimde tutabilene. Fotoğraflar, şamatalar, kahkahalar derken 1 saat nasıl geçti anlayamadık. Harika bir rehber eşliğinde biten balon turumuzun sonunda şampanya patlattık. Hele ekibin o masayı 5 dakika da süslemesi, donatması muhteşemdi.

Balon turları biraz pahalı gelebilir ama sonuna kadar aldıkları parayı hakediyorlar. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim :)





Planın dışına çıkarak Narlıgöl' ü de ziyaret ettik. 



Ihlara vadisindeki doğayla iç içe olan 2,5 km yürüyüşümüz, buz gibi dereye ayaklarımızı sokmamız, derenin içindeki çardakta kahve keyfimiz.Harika Harika Harika.


Yeni arkadaşlar edindik ve hepsi birbirinden güzel insanlardı. Teşekkür ediyorum kendilerine.







Son durağımız Tuz Gölü idi. Alerji yapabileceğini göz önünde bulundurarak çıplak ayakla yürümedik ama üzerinde turladık. Bembeyaz görüntü süperdi.





Ve geri dönüş :(

Kapadokya' ya mutlaka yolunuz düşsün. İki günlük turlar bana göre ideal, en fazla üç gün olsun. Kurak bir yer burası. İnsanların geçim kaynağı, çömlek, halı dokuma, yöresel ürünleri satmak ve bir de kabak çekirdekleri çok meşhur.




                      Başka bir turda görüşmek dileğiyle :) Henüz karar veremedim ama en güzel plan, plansız olandır.. 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder