Türk toplumunda aile yapısı, tutuculuk, çevre sorunları tabi ki, bizi böyle bir duruma karşı diken üstünde tutuyor. Sevgiliniz varsa, akşamları ya da hafta sonu görüşürsünüz. Belli bir zaman diliminden sonra herkes evinin yolunu tutar. Erkek arkadaşınız yalnız yaşıyorsa; ona gidebilirsiniz, yemek yapıp, film seyredebilir, sohbet edebilirsiniz. Kendi ellerinizle hazırladığınız sürprizlerle onu şımartabilirsiniz.
Peki aynı evde yaşasanız nasıl olurdu?
Evlilik cüzdanı ve yemin olmadan, canlı yayın gösterisi yapılmadan, evlilik öncesi prova durumu olan bir ilişki. Kişilere göre değişiklik gösterse de; evlilik öncesi olan bu beraberlikten sonra evlenenler,yapılan araştırmalarda boşanma oranlarını arttırıyor. Nedenini henüz bilemiyoruz :)
Evde beraber vakit geçirmeler, yemekler, sohbetler, birlikte seyredilen programlar. Anlayış deseniz had safhadadır. Kadının kafasında zaten mutlaka o yüzüğü takacağım parmağıma düşüncesi vardır. Her zaman bakımlıdır, alımlıdır. Siz erkek arkadaşlarınızla, o ise kendi arkadaşlarıyla rahatlıkla görüşebilir. Aileler şehir dışında yaşıyorsa sizin için daha kolaydır bu birliktelik. Evinizde partiler verebilir, özgürlüğün keyfini çıkartabilirsiniz.
Hayatınıza yeni bir insan bile girebilir. Çünkü siz evli hayatı yaşıyorsunuz ama evli değilsiniz. Siz birer sevgilisiniz. İstediğiniz an valizini eline verebilir ya da valizinizi alıp çıkabilirsiniz.
Büyük hüzünden kaçılmaz. Ve AYRILIK..
Ayrılık kapıyı çaldığında zaten, sihir kendini kaybedebiliyor. Kırıcı, yıpratıcı, üzücü olabiliyoruz. Bağlılık duygumuz bir anda yerle bir oluyor. Ve kendinizi dostlarınızın yanında buluveriyorsunuz..
İlişkiler ne kadar zor değil mi? Başlamak, yürütmek, sorunlarla başa çıkabilmek, empati kurabilmek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder