30 Ocak 2014 Perşembe

SORUMLULUK

     Sorumluluk neydi, diye kaç gündür düşünüyorum. Çocukluğumdan beri, sorumlu olmayı yanlış mı öğrenmiştim ya da yanlış mı öğretmişlerdi? Sorumluluk bana yüklenen bir zorunluluk mu, sıfat mıydı? Belkide üzerime düşen bir görevdi.
Ya da sorumluluk alarak kendimi bulmama mı sebep oldu?
Sorumluluk alınca daha mı çabuk büyüyoruz ya da kendimize olan güvenimiz mi artıyor?

Sorumluluk nedir?

Sorumluluk, kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur.

Sorumluluk, karakterin en önemli öğelerinden biridir. Sorumlu olan kişi kendi üzerine düşen görevleri ve işlevleri zamanında ve istenilen şekilde istenilen biçimde yerine getirmek zorundadır. Sorumluluk duygusu ya küçük yaşta doğal olarak varolan çevre dolayısıyla insanın içinde yer eder veya daha sonra dışarıdan verilen eğitimle yaratılır. 
Sorumsuz insan sürekli başkaları tarafından güdülen insandır.
Sorumlu insan ise, yapılması gereken bir işi zamanında yapabilmek için inisiyatifi ele alıp kendiliğinden harekete geçebilen insandır.

Kendime sorduğum sorular:

 * Ben sorumsuz muyum? 
 * Sorumluluk sahibi miyim? 
 * Sorumsuz görünen sorumlulardan mıyım?

    Çevremde sorumsuz olarak görülebilirim çünkü hayatı ti' ye almayı seviyorum. Belki de bu durum, ölümle yüzleştiğimden dolayı oldu ya da karakter yapımdan kaynaklanıyor.

    Çocukluğumdan beri sorumluluklarımı bildim. Sabah kalkmam gerektiğini, geç yatmış olsam da; aynı saatte kalkıp okula gideceğimi bilirdim. Karnımın ağrımasına ihtimal veremezdim. Ortaokulda okulu bir gün ektiğimde inanılmaz üzülmüştüm. Sonrasın okulu ektiğimi hatırlamıyorum.
Verilen ödevleri bitirip sonra eğlenceye odaklandığım zamanlar olduğu gibi, pazar gecesi geç saatlerde ödev yaptığımı da bilirim. Asla ''ödevimi yapamadım, çalışamadım'' bana göre olan bir söylem değildi.

    Evimde zaten ailem yanımdaydı, sorumluluk kısmının bana ait olanından çok onlara ait olan kısmı daha fazlaydı. Ben şımarıklık yapma hakkımı kullandığım gibi, yeri geldiğinde de,  benlik duygumu ortaya serdiğim olmuştu.
   Kendime karşı sorumluluklarımı bile biliyorum. Sorumsuz davransam da, ceremesini gene ben çekiyorum.

   İş hayatına başladım. Ne yapılması gerekiyorsa yaptım, öğrenmem gerekiyorsa öğrendim, araştırdım. 
İlla ki; insanız hepimiz hata yapabiliriz. Fakat hata yaptığımda, red etmedim, ''ben yapmadım'' cümleleri kurmadım. 

''Evet ben bir hata yaptım, bu benim hatam, nasıl düzeltebilirim, düzeltmeme yardımcı olur musunuz?''  

 Bu huyumu sevdiklerini söylemeleri çok hoşuma giderdi. Kızarırdım hata yapınca, üzülürdüm ama artık işten geçmişti ve telafi edilmesi gerekiyordu. Bu benim savaşmam anlamına geliyordu.

Pes etmedim, yılmadım ve hala istikrarla devam ediyorum.

Sorumluluk duygumun yüksek olduğunu, çevremdekilerin söylenmelerinden sonra fazlasıyla fark ettim.

- Evlenmekten korkuyorum, sorumluluk almak istemiyorum
- Ben sana bu dosyaları teslim ettim, artık sorumluluk sende.
- Söyleyeceklerimi söyledim, bundan sonra bu işin sorumluluğu sende.
- Yapman gerekenler bunlar, bu saatten sonra sorumluluk sana ait.
- Çocuk yapmak istiyorum ama sorumluluğunu alamamaktan korkuyorum.
- Evde hayvan beslemek istiyorum ama o da çok fazla sorumluluk istiyor canım.

Vay anasını dedim ya. Ne kadar sorumsuz bir topluluğuz. Aslında bayağı bir sorum(n)luyuz sanki.

Şimdi yukarıdaki maddeleri, herkes kendine göre yorumlayacaktır. Bakış açıları bir olmak zorunda değil, değil mi?

Ben kendime göre yazıyorum.
Sorumluluk alırım, bu zamana kadar da aldım. Sonucu ne olursa olsun katlandım.
İyi-kötü, doğru-yanlış. 
Hoş kime göre, neye göre değil mi?

Kaçmak daha doğru gelir, kaçarsın. Sonucuna katlanırsın.
Elini taşın altında koyarsın, kaçmazsın. Sonucuna katlanırsın.
Beni zora sokacaktır, zorlayacaktır, karar veremiyorumdur. Öyle ya da böyle, bir sorumluluk alırım ve yoluma bakarım.

Eğer sizde benim gibi, boyunuzdan büyük işlere kalkışırsanız, sonucuna katlanırsınız. Sorumluluk mu sorunlu olmak mı, işte bu değişir.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder