14 Kasım 2015 Cumartesi

YAZIYORUM ÖYLEYSE VARIM

   
Yazmayı seviyorum.
İçimdekileri dökmeyi, aklımın ucundan geçip, söyleyemediklerimi, kağıda dökebiliyorum.
Kalemim var olsun..

    Küçüklüğümde bir deftere yazarak başlamıştım. Beni dinleyenler olmadığı için ya da kendimi ifade edemediğimden. Defterim dert ortağımdı benim, her şeyi yazardım. Sonra günlük hediye ettiler doğum günümde. Kaç tane günlük bitirdim hatırlamıyorum. Kendime bir alfabe geliştirdim ve ona göre yazdım. Daha sonra, şehir dışına taşınan arkadaşımla mektuplaşmaya başladık. Yazma serüvenim böyle devam etti. Sevgililerini askere gönderen kız arkadaşlarıma, mektup yazmalarında yardımcı oldum. Şekilli kağıtlar, cicili-bicili zarflar derken, mektupları baştan sona ben yazdım..

     Kalemle, kağıtla aram iyiydi her zaman. Ve kelimelerimle.
Sonra bıraktım. Kendimi hayatın rüzgarında savurdum..
Okumaktan vazgeçmedim ama yazmaya cesaret edemedim.  Bir gün arkadaşım ''sen neden yazmıyorsun'' dediğinde başladı bu serüven. Evet, ben neden yazmıyordum. Yazıyordum aslında sadece paylaşmıyordum, paylaşmaya cesaret edemiyordum. Kim okuyacaktı yazılarımı, ya da eleştirirlerse, ya da kötü yazarsam, ya hata yaparsam..

   ''Aman Esra'', dedim kendi kendime. Herkes nasıl yapıyor bu işi. Yazmak bir yetenek, müzik aleti çalmak gibi, çizim yapmak gibi, tasarımlar yaratmak gibi. Herkes her şeyi yapamaz, ama sen yazabiliyorsun, böyle bir yeteneğin var. Neden kullanmıyorsun ki! Yapabilirsin. Ne istediysen bu zamana kadar başardın. Meraklısın, keyiflisin, eğlencelisin.

   Ve bloğumu yazmaya başladım. Okuyanlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Değerli vakitlerini harcadıkları için.

   Yazmak bir duygu yığını, kalemle kağıtla aran iyi olmalı, aklına geldikçe nağmeler hemen yazmalısın bir köşeye ya da telefonuna notlar almalısın, sonra kullanmalısın onları. Yazmadan önce okumalısın, okumayan insan yazamaz değil mi?

    Bir süredir yazma duygumu kaybettim, yazamıyorum, o kadar çok şey var ki; sizlerle paylaşmak istediğim ama kelimelere dökemiyorum. Dün Bambu Ağacı bloggeri Yasemin ile konuşuyorduk. Kendisi şimdilerde bir bebek bekliyor. İnşallah sağlıcakla kucağına alır güzel kızı Nil'i..

  ''Yetenekler kaybolmaz, sen yazmalısın.. Otur bilgisayarının başına ve yazmaya başla, ilham kendiliğinden gelecektir.'' dedi. Evet Yasemin sözünü dinledim ve yazıyorum şu anda senin sayende. Güzel insanlar var hayatımda şanslıyım..

   Bazen ara verirseniz bir şeylere, soğursunuz belki ama içinizde olan duyguları, aşkı kaybedemezsiniz. Çünkü; sizi siz yapan şeyler, yok olmazlar. Buna inanın..

  Kim ne söyler? Okur mu? Ne der? acaba diye düşünmeden yazın. Çünkü ne yaparsanız, kendiniz için yaparsınız.

   Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyorum.


   Sevgiyle kalın :)
 

2 yorum: