Hepinize şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
1- Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1971 Adana doğumluyum. Üniversiteyi Ankara’da bitirdikten sonra birçok şehirde bulundum. İyi bir meslek ve kolaylıkla kazanılan bir hayat gibi önümde duran gelecek beni hiç tatmin etmiyordu. İçinde bilgi taşımayan parayı da sevemedim. Bir gün her şeyimi küleden bir yangın oldu. O zaman alıştıklarıma uyuşarak bakan yürek sızılarım dindi. Kendimi gerçek manada özgür hissettiğim bir andı. Bir süre bölgesel sağlık gazeteciliği ve yerel televizyon programcılığı yaptım. Fakat onun da ulusal seviyelerde bir yere taşınmadığı zaman bir yere varmayacağını gördüm. Beş yıl sonra her türlü kalabalığımı bir kenarda bıraktıktan sonra yazmaya başladım. Soranlara işsizim dedim. Düşünmeyi, yazmayı ve yaşamayı iş olarak kabul etmeyen bir toplumda, kimsenin önemsemediği bir ‘hiç’lik tahtında yazgımı kazıyan bir kalemin ucundan hayata akıp durdum. Şimdilerde sükûnu seviyorum. Bir oğlum ve yaşlı annem var. Ve de tamamlanmasını beklediğim nefesim… Kalanı boş bir hayalin terennümü…
2- Böyle bir kitabı yazmak için nereden ilham aldınız? Nasıl karar verdiniz?
Mademki ne olduğumuz sandığımız rollerle avunuyorduk? Bu gözler gerçeği göremeyen körlüğümüzle niçin böyle ve daima parıldadılar? Ben kendimi bildim bileli, arkadaşlarım tarafından ‘iyi yazıyorsun’ diye teşvik edildim. Bu İlkokuldan böyle sürüp geldi. Bir gün Edremit’te Akçay sahiline karşı oturmuş çayımı içerken kendime şu soruyu sordum?
“Gerçekten iyi yazıyor muyum?”
Cevabı bilmiyordum, veremedim. Çünkü cevabı verebilmenin tek yolu yazmaktı. Başladım tabi yazmaya. Kırk sayfa yazdığımda baktım ki bu iş oluyor, işi gücü, hayatı kalabalığı bir kenara bırakıp yazmaya başladım.
3- Kitabın adı neden Diseksiyon?
Diseksiyon sık kullanılan bir kelime değil. Daha çok tıpta, vücuttaki bir parçanın çıkartılması anlamına geliyor ama teşrih, tahlil, parçalarına ayırıp inceleme gibi anlamları da var. İnsanın hayatında da gelişen yaşam koşullarına uyarken böyle değişerek bozulan ya da bozularak değişen dönemleri var ve insan, ruhunun bozulduğunu çoğu zaman fark etmiyor. Bir gün aynaya baktığında değiştiğini, aslından uzaklaştığını hatta bozulduğunu fark edebiliyor ve o zaman yol ayırımına geldiğini hissediyor. Bir karar vermesi gerekiyor; Ya özünü arayacak ya da bozulan kısmın tüm hayatını ele geçirmesine izin verecek! Diseksiyon’da böyle kesitler var.
4- Bu kitabı yazabilmek için geniş bir araştırma yaptığınızı düşünüyorum. Araştırma mı yaptınız yoksa siz mi kurguladınız?
Bu romandaki hikâyenin tamamı kurgu elbette… Olaylar, kişiler ve süreçler bir kurgudan ibaret. Fakat yer isimleri gerçektir. Araştırmadan ziyade sadece kurguyu oluşturmak 8 (Sekiz) Ay sürdü. Bu, birçok yazarın kitap yazmak için harcadığı zamandır ama benim kurguyu oluşturmam bu kadar sürdü. Çünkü okuyucuyu şaşırtan, heyecanlandıran, sürükleyen bir hikâyenin zeka dolu bir örgüye ihtiyacı var diye düşünüyorum… Biliyorum ki okuyucu yazandan daima zekidir. Bu sefer hikâye de zeki olsun istedim.
5- Kitabınız çok sevildi, tutuldu. İkinci bir kitap var mı okuyucularınız için?
Evet. Aslında bir ikinci kitap var… Romanın yarısı yazılmış, kurgusunun tamamı ise bitmiş sayabildiğim ve belki Altı aylık bir yazım işçiliğiyle bitecek bir roman… Birincisini aratmayacak kadar heyecan dolu… Ama şimdilik bitirmeyi düşünmüyorum…
6-Kitabın sinema filmi olmasını isteyen bir grup var ki buna bende dâhilim. Böyle bir proje var mı?
Ne güzel. Bu gruba beni de dahil eder misiniz? Çünkü biliyorum ki ben bu romanı sinema filmi olsun diye yazdım. Roman olarak muhteşem, sinema için senaryoya dönüştüğünde izleyici için akılda kalan bir kült film olsun istedim. Hani hepimiz bazı yabancı filmleri izleyip sinemadan aklımızda ki sorularla çıkmışlığımız vardır ya! Sinemada Diseksiyon izleyen bir izleyici de, yıllarca unutmayacağı bir film izlemiş olsun ve aklından çıkmayan sahneleri olsun istedim. Sinema filmi olması için ben zorlamayacağım ama yapımcılar okumaya başlamışlar. Beğendiklerini duyuyorum. İyi bir film yapmak isteyen için artık elde bir hikâye var değil mi?
Umarım sevgili yapımcılar sesimizi duyacaklardır. :)
Sevgiyle kalın :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder